25 Ocak 2009 Pazar

Her sevenin sevdiğine ışık olabilmesi dileğiyle..





Tüm karanlığımla yine cam kenarındaydım.Büyük bir özenti içinde sokakta koşuşan çocukları izliyordum…İçimde ki en büyük yarım duygulardan biriydi sokakta koşup oynamak!Düşüp dizlerimi yaralamak ,sonra annemin ellerimden tutup ‘bir yerin acıdı mı yavrum’ diye sormasıydı.Ama olmadı.Ne ben koşup düşebildim ne de annem tutabildi ellerimden…20li yaşlara yeni başlamıştım.Ve tüm hayatım cam kenarındaydı!Ötesi olmamıştı…Ne kadar kalkmak istesem de gücüm yetmiyordu cansız ayaklarımı hareket ettirmeye!Tüm direncime karşı yenik düşmüştüm çaresizliğime…Şimdi güneşimi söndürmüş karanlıklara kilitlemiştim kendimi…Bir gün yine cam kenarında otururken bir kamyonet yaklaştı karşı kaldırıma.Boşalan daireye birilerimi tanışınıyordu.Uzun boylu,bir bebek masumiyetinde ki yüzüyle indi arabadan.Eşyaları taşımaları içingörevlilere gerekenleri söyledikten sonra binaya girdi.İçimde bir şeylerin titremeye başladığını hissediyordum.Aldırış etmeden yine tüm monotonluğuyla sokağı izledim.Camın altına yaklaşan çocuklarla paylaştığım birkaç tebessümden sonra bir hüzün çökmüştü kucağıma.Yarım yamalak türküler tutturdum yine kendimce…Sonunu baştan bildiğim hayaller kurdum.Gözlerime yapışan nemleri sildim kazağımın koluyla…Eşyalar bitmiş ve araba çekilmişti yolun karşısından.Araba ayrılır ayrılmaz o göründü apartmanın merdivenlerinde.Yanında oynayan çocukların saçlarını okşadı tüm yorgunluğuna inat.Açık renk pantolonuna değen o çamurlu topa inat bir tebessümle,çocuklarla top oynamaya koyuldu.Gülen yüzü o kadar güzeldi ki…Bembeyaz yüzü kızarmaya başlamıştı.Üzerinde ki tişört sırılsıklam olmuştu.Birden ‘hasta olucaksın istersen içeri gir’ diye bağırmak geldi içimden.Hemen elimle ağzımı kapattım.İçimde kendime öfkeler kustum.Top birden bulunduğum camın altına doğru geldi.Hemen o koştu ,birden o yosun gözlerini dikti gözlerime.’şey bizi izlemek yerine aramıza katılır mısınız?’ dedi iç yakan tebessümüyle.Sanki kurşunlar yağdırdı üzerime.Pencereyi kapatıp gayet asabi bir hareketle perdeyi çektim.Uzun saatler ağladım.Yıllardır alışamadım mahkumu olduğum şu sandalyeye!Sanki dalga geçercesine gelmiş eşlik etmemi istiyor.Şapşal şey ne zannediyor kendini!Ayakları olmayan bir insan nasıl top peşinde koşar ki ,diye geçirdim içimden.Ama bir şeyi düşünmek hiç aklıma gelmedi!O nerden bilecekti ki benim mahkumluğumu…Ertesi gün yine camda yine o karanlıklara beklemedeydim.Akşam üzeri elinde bir çantayla sokağın ucunda göründü.Çocuklar yine sevinçle onu beklemeye koyuldu evinin kapısında.Telefonunu kapatıp çantasına atarken başını olduğum cama doğru çevirdi.Buruk,çekingen ve suçlu bir çocuk edasıyla cama yaklaştı.’dün için özür dilerim.sanırım istemeden bir suç işledim.haddim olmayarak bize eşlik etmenizi istedim.kusuruma bakmayın’ dedi…Gözleri gözlerime değdiğinde dilsiz olmuştum.Ne söylemem gerektiğini idrak edemiyordum.’hayır sizin bir kusurunuz yok.asıl ben özür dilerim sanırım fazlasıyla fevri davrandım.sizin herhangi bir hatanız yok.ben sizden affımı rica ederim!’Tatlı tebessümlerden sonra ‘ben Gökhan’dedi…’ceren’ dedim.Yanında onu bekleyen çocukları göstererek ‘onlara maç sözüm var üzerimi değiştirip sözümü tutmam lazım.Tanıştığıma gerçekten çok sevindim’diyerek uzaklaştı.Apartman kapısından girerken tatlı bir tebessümle el sallamıştı…Gökhan dedim kendi kendime…Adı yankılandı binlerce kez aklımda.Sonra yine o göründü sokakta.O tatlı tebessümleriyle oynamaya başladı çocuklarla.Arada sırada kaldırıp başını bana bakıyor gülüyorduk birbirimize.İçimden bir şey dışarı çıkmam için zorluyordu beni.Camı kapatıp asansöre doğru ilerledim.Apartman kapısına geldiğimde merdivenlere oturmuş biraz dinlenmeye çalıştığını gördüm.Gören çocuklar ceren abla deyip koşmaya başlayınca başını çevirdi.Tatlı bakışlarının ardında kimliğimi yitirdim.Çocuklardan biraz müsaade isteyip konuşmaya başladık.Ayaklarımın olmamasına şaşırmamış herhangi bir olumsuz tepki vermemişti.Ve hayatımda ilk defa biri özrümü bana hissettirmemişti.Uzun uzun kendimizden bahsettik.Öğretmendi.Ailesi şehir dışında yaşıyordu.Oda mahalledeki okulumuza tayini çıktığı için burada bir ev aramış ve burayı bulmuştu.Çok tatlı bir sesi vardı.Gülerken beliren gamzesi o çocuksu yüzünü biraz daha bebekleştiriyordu.Hava kararmaya başlamış ve akşam yeli esmeye başlamıştı.takvimler her ne kadar ilkbahar sonlarını işaret etse de esen rüzgar bizi titretmişti.birbirimize iyi akşamlar dileyip ayrıldık.Uzun zamandır aradığım huzur sanki onun gözlerinde ve sesinde saklıydı.Gülüşüyle en saklımda kalanı tutup su yüzüne çıkarıyor sonra hasret kaldığım o çocukluğuma götürüyordu sanki beni.Aylarca sadece o tebessümlerle yetindik.Birbirimizi gördüğümüzde tebessümler ediyor tek bir hece dahi konuşmuyorduk.O bu mahalleye yerleşince sanki renk gelmişti buralara!Kuş seslerini ilk kez duyuyor ilk kez görüyordum sokağı saran o rengarenk çiçekleri.Yaz ortalarıydı.Artık okul dönüşlerinde göremiyordum onu.Sokağa da pek çıkar olmamıştı.Sonra bir gün elinde bir valizle taksiye binmeye hazırlanırken gördüm onu.Yine cama yaklaştı.’ben gidiyorum buralar sana emanet kendine iyi bak olur mu’ dedi ve gitti.Bu gidişin dönüşü var mıydı?Ne zaman gelicekti?Nereye gidiyordu?Günlerce uğramadım cam kenarına!Sabahları hiç çıkmadım yatağımdan.gözlerim tavanda hep o yosun gözlerini izledim.Sesi gülüşü yankılandı kulaklarımda.15 20 gün sonra çocukların ‘Gökhan abi’ diye bağırmasıyla birden kalkmak istedim yatağımdan.Hızlı hareketlerle sandalyeme oturup cam kenarına geçtim.Çocuklarla gülüp biraz konuştuktan sonra cama yaklaştı ‘buraları sana emanet etmemiş miydim ben bak sabah akşam yatmışsın!Çocuklar görmemiş seni camda, perdeleri de açmamışsın…’ ‘ya şey…been…ne biliyim canım istemedi hiç kalkmak sanırım biraz tembellik etmek istedim hocam’ dedim.Tatlı tatlı güldük birbirimize.’iyi bakalım dinlen sen ama bende yol yorgunuyum, evde de pek yiyecek bir şey olduğunu sanmıyorum eğer işin yoksa sana çay içemeye gelebilir miyim!tamam gelirken sıcak poğaçada alıcam olur mu?’ dedi.Tabi diyerek içeri girdim.Yarım yamalak halimle bir şeyler hazırlamaya çalışıyordum.Birden sürekli güldüğümü fark ettim.Niye neye gülüyordum ki?Kapı çaldı.Elimden geldiği kadar hızlı olup kapıyı açtım.Beraber masaya geçtik.Birşeyler yemekten çok fazlasıyla güldük.Saat öğle ortasını geçeli epey olmuştu.’biraz dışarı çıkmaya ne dersin’ dedi ‘bu halimle nereye nasıl gidebilirim ki’ dedim.’ayıp ediyorsun kendine sen evet de gerisi sorun değil’’tamam çıkalım’ dedim.Önce beraber sahile gittik.Denizi görmeyeli yıllar olmuştu.Parklara,alışveriş merkezlerine gittik.Rengarenk kalpli balonlar almıştı bana yarım kalan çocukluğumu tamamlamak istercesine.Sonra bir kitapçıya gittik.Çok büyük bir yerdi.Bana çok severek okuduğu yazarların kitaplarını tavsiye etti.Merak içinde birkaç kitap aldık.Gün batımı yaklaşırken sahile geri döndük.Elimizde simitlerle gün batımını izledik.Sonra birden bir şarkı mırıldanmaya başladı.En sevdiğim şarkıydı bu ve bilmesi imkansızdı.Sessizce ona eşlik ettim.Birden başımızı çevirip gözgöze geldik.Tatlı bir tebessümle devam etti şarkısına.Şarkı bitince esen rüzgar saçlarımı dolamıştı yüzüme.Ellerimle saçlarımın ağından kurtulurken beni izliyordu.Elime aldığım balonlardan birini ona verdim ve esen rüzgarda aynı anda dilek tutup gökyüzüne bıraktık onları…Uzun yıllar sonra tekrar denizi görmüş ve bu kadar çok eğlenmiştim.Yalnızlığımı ve özrümü hiç hissetmemiştim.Gece bu huzur ve mutlulukla uyudum…O günden sonra yine azalmıştı onu görüşlerim.Haftada bir belki hatta hiç görmediğim haftalar bile olmuştu.Bende artık kitaplara vermiştim kendimi.Pek fazla geçmiyordum cam kenarına.Bir gün beni aradı ve önemli bir şeyler konuşmamız gerektiğini söyledi.O akşam dışarı çıktık.İlk defa gülmüyor ve suskundu.İlk defa onu bu kadar ciddi görüyordum.Sözlerinin ardında saklı tutmaya çalıştığı bir şeyler vardı.Sanki bir liste yapmış ama başta yazdıklarının ardında sondakinin görünmesinden korkuyordu.’…belki şimdi neden böyle bir konuşma içinde olduğumuzu neden bu kadar ciddi olduğumu merak ediyorsundur.alışmadığın bir tavırdayım biliyorum.Ceren bak…ne denir nasıl başlanır hiç bilmem.Bilirsin her ne kadar öğretmen olsam da edebiyatla pek aram yok!ya Ceren ben…olmuyor ya!’’Ne anlatmaya çalışyorsun bir anlasam söylemene gerek kalmayacak zaten de,bir türlü anlayamadım.Kendini bu kadar kasma rahat ol yabancı değilim biliyorsun.İnsan arkadaşına karşı biraz rahat olmalı.’’iyi güzel haklısın da söylemem lazım…bak ceren,çocuk değiliz ve beni tanıdığın kadarıyla hevesleriyle hareket eden biri olmadığımı biliyorsundur.’’evet öyle biri değilsin bunu biliyorum,hadi hayırlısı bakalım bu açtığın kapılar nereye çıkacak.’’ceren ben seni ilk gördüğüm andan beri beğeniyorum ve eğer sende kabul edersen hayat arkadaşım olmanı istiyorum!’ dedi bir solukta.Sanki o bunları söylerken ben nefessiz kalıyordum.’şey Gökhan kalksak artık’ dedim.Cevap vermekten kaçarcasına…’Peki ‘dedi suskunluğuyla.O gece gözlerim kapanmadı bir türlü.Camın ardında evini izledim.Cam kenarında oturmuş olduğum yere bakıyordu.Yastığa başım değdiğinde söyledikleri ve o an ki hali yankılandı gözlerimde.Bir kez daha gittim o ana.Günlerce bir haber kaldım ondan.Telefonumu kapattım perdelerimi açmadım.Ciddi bir karar vermem lazımdı.En ufak ayrıntıları bile göz ardı etmeden.Bir hafta sonra perdelerimi açtım.Onun okuldan dönüşünü bekledim perdenin ardında.şişen gözaltı ve yorgun hali takılmıştı gözlerime.hemen perdeyi açıp ona baktım…Umutlarını yitirmiş olmalı ki başını çevirip cama bakmadı.Hemen telefona sarıldım.Telefonumu açtığımda onlarca aramadan sonra tek bir mesaj çekmiş.’bilseydim ki bu isteğim karanlıklara itecek seni,hiç istemeden güneşinle kalmanı dilerdim.özür dilerim sevmeyi beceremedim.’Olduğum yerde çakılmıştım.Hemen onu aradım.Yorgun bir sesle:-efendim…-merhaba,nasılsın?-ceren…ceren sen misin gerçekten?-evet benim yoksa beğenmedin mi?kapatıp yeniden arayım mı uyan diye?-yok şey..ben hiç beklemiyordum,kusura bakma.-farkındayım.bana umut etmeyi öğretirken kendin unutmuşsun sanırım.-galiba haklısın.biraz öyle olmuş.-eğer vaktin varsa beraber bir yemeğe ne dersin?soslu spagetti desem yeter mi?-işte bu süper olur derim.hemen ordayım Deyip kapattı telefonu.Koşa koşa geldi.Gülen yüzüyle.Konuşmayı çok istedik ama bir türlü beceremedik.Başlayamadık.Her konuşmaya niyetlenişimizde gözgöze gelip gülmeye başladık.Zamanla aramızdaki o tuhaf şeyi atlatıp geleceğimize dair planlar yaptık.Karşılıklı beklentilerimizi anlattık.Hemen ailesine haber vericek ve gereken şeyleri yapmaya başlayacaktık.Ertesi gün ailesini aramış.Onları buraya davet etmiş.Tabi onlarda hemen geldiler.Camın ardında onları izliyordum.Sanki olucakları bilirmişcesine bir burukluk vardı içimde.Akşam ailesine açmış durumu.Haliyle tanışmak istemişler.Özrümü kendi engel saymadığı için hiç anlatmamış ailesine.Eve gelip beni onların yanına götürdüğünde ailesinin bana bakışları hem onu hem de beni fazlasıyla yıkmıştı.Aslında ben hazırdım hemen hemen bu duruma.Onlarda haklılardı bir tanecik oğulları tüm hayatını benim gibi bir kötürüm uğruna mı harcıyacaktı.Uzun susuşlar ardında saatleri geçirdik.Gökhan’dan evime gitmek için isteyerek ailesiyle vedalaşıp kapıdan çıktım.Arkamdan oda bindi asansöre.Ailesi ne derse desin vazgeçmeyeceğini onun için hiçbir zaman sorun olmayacağını anlatarak evime kadar eşlik etti bana.Evime girerken anca konuşabilecek gücü toplamıştım kendimde.’ailen haklı.tertemiz bir hayatın var benim gibi bir sakatın peşinde harcama.Seni seviyorum ve hem ilk aşkım hem de son aşkım olarak kalacaksın hayatımda.Ama ne olur sen beni hayatına katma.Aileni üzme.İyi geceler’ diyerek kapıyı kapattım…Gece boyunca ağladım.Onun durumunu da az çok tahmin edebiliyordum.Gece saat 4 buçuk civarı kapım çaldı.Korktum.Kim o? Dediğimde yorgun sesiyle ne olur aç kapıyı benim Gökhan!Sana varlığına ihtiyacım var aç,ne olur beni içeri al dedi.Hemen açtım kapıyı.Kan çanağına dönen gözleriyle sıkıca sarıldı bana.’Kim ne derse desin yokluğunu düşünemem,sen gitme ben bitmeyeyim.Kal benimle bırakma beni ne olur’ diye sayıkladı.Sırılsıklamdı.Demek ki uzun sürede dışarıda yağmurun altında beklemişti.’tamam canım sen nasıl istersen.hep kalıcam seninle’ diyerek içeri geçtik.sakat halimle ona ne verebilirdim ki?Ailesi gerçekten haklıydı.Onu seviyordum ama bu bana onun hayatını karartma hakkını vermiyordu.Islak bedeni halsizliğine yenilmiş uyuya kalmıştı.Bütün gece sayıklayıp durdu.’Gitme ne olur’ diye.Ateşler içindeydi.bütün bir gece başında bekledim.sabaha kadar sıkıca tuttum ellerini.Sabah o uyanmadan küçük bir buse kondurdum o dokunmaya kıyamadığım bebek yüzüne.Bir veda notu bırakıp başucuna çantamı alıp çıktım evden.Şehir dışında bir arkadaşım vardı onu görmeye gidecek biraz uzak kalacaktım buralardan.Aklımda o ilk ve son sarılışı,gülüşü,gözleri ve uyurken ki masumluğu kulaklarımda ise sesi o son sayıklamaları vardı.Çantamdan çıkarttığım resimlere sarıldım doyasıya.Affetmesini istedim beni…Üç ay boyunca ondan habersiz yaşadım.En sonunda üst komşumuz aradı.Biraz konuştuktan sonra onu sordum laf arasında’ o mu?üç aydır gören yok!biz önce seninle beraber sandık ama sonra eve geçip annesine babasına bir şeyler söyleyip gittiğini öğrendik.kimsenin bir haberi yok ailesi de onu bekliyor buralarda.’Ardımdan kayıplara karışmıştı.Nerdeydi?Nerde olduğu değil nasıl olduğu önemliydi.En son bıraktığımda o sabah kan ter içindeydi.Ona bir şey olmasın diye dualar ettim her nefesimde.Bir hafta sonra tekrar aradı komşumuz.’ceren hemen buraya dönmen gerekiyor’’hayırdır abla ne oldu,neden gelmem gerekiyor?’.’canım bak şimdi anlatamam ama gelmen lazım ne kadar çabuk gelirsen o kadar iyi!’’tamam abla hemen gelicem’ diyerek arkadaşıma anlattım durumu.Bu arada ben tedavi görmeye başlamış yavaş yavaş adım atabiliyordum.yürümeyi yeni öğrenen çocuklar gibiydim.Arkadaşımın arabasına atlayıp hemen döndük.Arabadan iner inmez komşular geçmiş olsun dileklerinde bulunmaya başladılar.Herhalde yürümeye başladığım içindir dedim kendi kendime.Üst komşumuza çıkıp ne olduğunu sordum.Gökhan’ın bir hastanede olduğunu,3 aydır beni aradığını ve çok büyük bir kaza geçirdiğini söyledi.Orda donmuş gibiydim.Arkadaşımla hemen bulunduğu hastaneye gittik.Ailesi beni görünce ne yapacaklarını şaşırdılar.Arkadaşımın yardımıyla doktorunun yanına gittim.Durumu öğrendikten sonra yanına girmek için izin istedim.Yanına gittiğimde sıkıca tuttum elini…’ben geldim.Hadi kalk ne olur!bak yanındayım işte.Ne olur affet beni.Hayallerimizi tamamlamaya geldim.Hem bak artık yürüyorum.Hadi uyan ne olur.Çaremdin her şeyde ,çaresiz koyma beni kalk işte hadi.Oyun bozanlık etme ben geldim,tamam sen kazandın ama uyan ne olur!’Akmasın diye gözümden damlalar çok direndim ama beceremedim.Bir kaç gün sonra yoğun bakımdan çıkıp normal odaya aldılar.Yanına ilk girendim.Karşısında beni görünce birden ayağa kalmak istedi.Ama olmadı.Ve bir şeyi bilmiyordu her ne kadar istese de artık kalkamayacaktı.Uzun susuşlar arasında gözlerini izledim.Sımsıkı tuttuk ellerimizi.Birden aklımıza gün batımında söylediğimiz şarkı geldi.Beraber söylemeye başladık.O geçen 3 ayın sorgulamasını yapmamıştık.Sanki hiç ayrı kalmamış gibi konuştuk.Sonra durumunu anlattık ona.Ailesi için büyük bir yıkımdı ama Gökhan için hiçte öyle olmamıştı.Çünkü bunu gerçekten kendisi istemiş.Ben gittikten sonra arkadaşının arabasını alıp yola koyulmuş.İstanbul’un her köşesinde beni aramış,bulamamış.en sonunda son çare Bursa’ya geçmiş.Arkadaşımın yanında olmam ihtimalini düşünerek.Orda da bulamayıp İstanbul’a dönerken ailesinin özrümü engel saydıklarını düşünmüş.Aynı özrün kendisinde de olursa ailesinin bir şey yapamayacağını düşünerek direksiyonu boşa bırakmış.Aslında bir nevi ölüme koşmuş.Bunu duyduğumda çok garip bir hüzün kaplamıştı içimi.Ailesi çok pişmandı.her şeyden ötürü.ama artık onun için ne kadar geç olduğunun farkındaydık.Gökhan bunu hiç düşünmedi bir zamanlar benim ona söylediklerimi o bana söylemeye başlamıştı.Hayatını benimle harcama gibilerinden.bir şeyleri yoluna koyduktan hemen sonra evlendik.Aylarımız sorunsuz bir şekilde geçiyordu.Onun tedavisi için yollar arıyorduk ve sonunda bulduk.İkimiz içinde bir umut ışığı vardı artık.Her ne kadar başarısızlık oranı yüksek olsada bir ameliyata girecekti.Söylenen her olumsuzluğa kulaklarımızı tıkadık.Doktorların başarı oranı çok düşük hatta hiç yok demesine karşı biz pes etmedik.Zor bir durumdu ve bunun için gereken tek şey inancımız ve gücümüzdü.O ameliyata hazırlanırken bir beden olmuştuk.Hayatımızda o ameliyattan sonra yapacakları planlıyor biraz daha umut büyütüyorduk içimizde.18 saat süren bir ameliyat sonucu çıktı ameliyathaneden.Henüz kesin olan hiçbir şey yoktu doktorların söylediğini göre.Oysa bize göre her şey netti!Artık yürüyücekti.Ameliyattan sonra aylarca süren bir fizik tedavisi sonucu yürümeye başladı.Hem mesleğine hem de hayatına tüm gücümüzle devam etti.



Her sevenin sevdiğine ışık olabilmesi dileğiyle…